Canik Hamidiye Hastanesi (Samsun Tarihi Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi) bu gün kullanıma kapalı olan ancak geçmişte Samsun’da II. Abdülhamid tarafından inşa ettirilen yapılardan birisidir. Canik Sancağına bağlı Mutasarrıf olarak atanan Hamdi Simavi Bey tarafından, Samsun şehrinin ihtiyaçlarına yönelik başlangıç gösterdiği 1895 senesinde yapının inşa çalışmalarına başlanmıştır.
1902 yılında tamamlanan yapı dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. Yılına ithafen Canik Hamidiye Hastanesi olarak adlandırılmıştır. Yapının açılışında dönemin önemli iş adamlarından Nemlizade Hamdi Bey tarafından tedarik edilen 800 altınlık kredi ve Avrupa’dan temin edilen eşyalar ile iç donanımı tamamlanmıştır.
Yatak kapasitesi 50 adet olan hastaneye, Fransa’dan getirtilen Op. Dr. Latour ile sağlık hizmetine başlansa da henüz bir başhekim bulunmuyordu. Yönetim kurulun tayin ettiği Hasan Hayri Efendi yönetici olarak göreve başlamış, devam eden süreçte ise Op. Dr. Yorgaki Bey başhekim olarak göreve başlatılmıştır. Bu süreçte (1908 ) Hastanenin adının da ’CANİK GUREBA HASTANESİ” olarak değiştirildiği bilinmektedir.
Yapının 1. Dünya Savaşı ardından faaliyetleri durdurulmuş, 1919 yılında İngilizlerin Samsun’u işgal etmesi ile birlikte Amerikalıların yönetime geçmiştir. 1920 yılında ise Samsun’dan ayrılırken Amerikalılar yapı yönetimini bir kurula teslim etmiştir.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte 1924senesinde Özel idareye geçerek “Samsun Millet Hastanesi” olarak isimlendirilmiştir. 1954 yılına gelindiğinde yönetim Sosyal Yardım Bakanlığına teslim edilerek “Samsun Devlet Hastanesi” olarak görevine devam etmiştir.
2007 yılına kadar hizmet gösteren hastane, ölümle sonuçlanan büyük bir yangının ardından kullanılamaz derecede hasar görmüş terkedilmiştir. Günümüzde hala harabe de olsa ayakta kalmaya çalışan yapı için Samsun Büyük Şehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilmesi planlanan restorasyon projesini beklemektedir.
Mimari Özellikleri
Neo-Osmanlı üslubu veya Neo-klasik olarak nitelenen dönemin popüler mimarlık nitelikleriyle uyumlu tüm katlarında simetrik bir planlama söz konusu olup, tekrarlanan koridor, sofa ve odalarla ön cephenin belirgin kılındığı bir mimari anlayışı bulunmaktadır.
Büyük sütun ve kemerlerle revak biçiminde çıkma yapan giriş kısmı, kuzey ve batı cepheleri boyunca yatay doğrultuda uzatılmış ana bloklar ve de farklı boyutlarda altlı üstlü konumlandırılmış dikdörtgen biçimli pencereler görülmektedir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere yapının en gösterişli alanı doğu cephesinde yer alan giriş bölümüdür. Yapıldığı dönem göze alındığında tüm kente hâkim bir konumu bulunmakta olup kemerli üç adet penceresiyle, öne çıkan ikinci katı destekleme amacıyla oluşturulmuş yüksek kaideli sütun ve kolonlar yer almaktadır.
Kullanımına yönelik zamanla farklı eklemelerin sağlandığı yapıda çeşitli binalar, iç oda düzenlemeleri dış kapı ve pencere düzenlemeleri ile başlangıcından kapanışına kadarki süreçte birçok hastaya hizmet vermiş Samsun’un nadide yapılarından olan bir emektardır.